Hayatın yorucu temposundan ve stresten arınmak, vücudumuza hak ettiği konforu sağlamak ve sağlığımız adına, ayda bir kez dahi olsa kendimizi şımartabiliriz. Nasıl mı? Tabii ki iyi bir masajla. İşte, masajın tarihi, teknikleri ve uygulanmaması gereken durumlar ile ilgili soruların cevapları…
Tarihi M.Ö 2700 yıllarına dayanan masaj, bir tedavi yöntemi olarak ilk kez Çin’liler tarafından keşfedilmiştir.
Tarihin en önemli hekimi Hipokrat masajın, omuz çıkıkları ve kas zedelenmelerinde doğru şekilde yapılan bir ovma işleminin son derece yararlı olduğunu savunmuştur.
19. yüzyılın sonlarında, yaygın bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kabul gören masaj, günümüzde tıbbi tedavi yöntemlerin bir tamamlayıcısı olarak tercih edilmektedir.
Masaj, derinin elastikiyetini arttırarak, yumuşatır ve çeşitli enfeksiyonlara karşı direncini sağlar. Ayrıca bu sayede hücrelerin beslenmesine yardımcı olur.
Ter bezlerinin üretimini hızlandırır ve atık maddelerin atılımını sağlar.
Kemiklerin beslenmesinin en önemli desteğidir ve kireçlenmelerde çok etkilidir.
Sinir uçlarında yarattığı etki ile sinir sistemi için bir uyarıcı özelliği taşır. Kas spazmlarını ve krampları önler.
Masaj çeşitlerine gelince, vücudun her bölgesine ayrı uygulanan masajın, kendine göre onarıcı ve tedavi edici bir özelliği bulunmaktadır.