Masaj, hasta veya yorgun bir organin rehabilitasyonu; ayni eski duruma dönmesi için, organizmanin üzerinde olusturulan mekanik enerjinin derinlerde fizyolojik etkiler olusturulmasi esasina dayanan bir terapi seklidir. Ülkemizde masaj çok genis bir alanda yapilmakta ve yaptirilmaktadir. Bunlarin basinda spor kulüpleri, saunalar, evler, hamamlar, kaplicalar, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezleri,hastaneler, oteller, tatil köyleri ve masaj merkezleri gelmektedir. Masaj, hemen herkes tarafindan duyulmus olan, çok kolaylikla uygulanabilecegi sanilan, en eski tedavi yöntemlerinden birisidir. Bir tedavi yöntemi olmasinin yani sira, organizmadaki etkilerinden degisik sekillerde de yararlanmak mümkündür. Spor masaji da bunlardan birisidir. Masaj, yara dokuları ve yapışıklıkların çözülmesi ve giderilmesinde, kas spazmı, tendon iltihabı, uykusuzluk ve nevrasteni durumlarında, kas krampları ve yaralanmalarda akut devreden sonra, migren, gerilim tipi ve hipertansiyona bağlı baş ağrılarında, ağrılı adet dönemlerinde, kabızlıkta ve ağrılı noktalarda uygulanabiliyor. Masaj uygulamaları sırasında iki etki ortaya çıkar. Bunlardan ilki uygulama bölgesinde, bu bazı durumlarda tüm vücut bazı durumlarda ise belirli bölgelerde, oluşan ısı artışı ile oluşan kan dolaşımı hızlanmasıdır, diğeri ise, belirli bölgelere yapılan bası ile vücutta bazı hormonların salınmasının artması ve bu hormonların düzenleyici etkiler göstermesidir. Günümüzde uygulanan klasik masaj (Rus-İsveç masajı) özellikle 19. yüzyıl başlarında şekillenmeye başlamıştır ve yüzyılın son döneminde özellikle Hoffa tarafından karakteristik masaj manuplasyonlarının tanımlamaları yapılmıştır. Öfleraj, Petrisaj, Friksiyon, Perküsyon ve Vibrasyon olarak sınıflandırılan temel masaj hareketleri günümüze dek geliştirilerek çeşitli yöntemler uygulanmıştır. Günümüzde uygulanan masaj tekniklerinin temelleri bu beş manuplasyon tekniğine dayandığından klasik masaj, diğer tüm masaj tekniklerinin temelini oluşturmaktadır. Uzakdoğu kökenli masajlar ise batı tekniğinden çok beden-ruh-düşünce üçgenindeki uyumu korumaya yönelik daha çok spirituel nitelikleri ağır basan uygulamalar olarak binlerce yıl öncesinden günümüze ulaşmıştır. Özellikle kullanılan aromatik yağlar ile vücutta yaratılan dokunma etkisine ek olarak koku ile de etkime yaratma düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Ülkemizde gerçek spa kültürü kaplıcalar ve türk hamamları ile büyük ölçüde oturmuş, kendine has nitelikleri bulunan ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Ancak ne yazık ki bu zengin kültür zamanla gözden düşmüş, spa anlayışı batıdan ithal edilerek tamamen farklı bir alana ilgi duyulmaya başlanmıştır. Oysa ki suyla gelen sağlık anlamına gelen SPA (sanus per aquam) türk hamam kültüründe zaten vardır, tek yapılması gereken biraz daha ilgilenilip ön plana çıkartılması ve günümüz beklentileri ile örtüştürülerek geliştirilmektir.